Covid-19 sonrasında dayanıklı madencilik ve inşaat endüstrileri kurarak ekonomide hızlı bir başlangıç yapıyoruz

 

Halihazırda devam eden Covid-19 salgını, küresel ekonomiyi ciddi şekilde etkiledi. Bu bağlamda stratejik uzun vadeli politikalar üretilmediği sürece bu etkinin daha uzun bir dönem devam etmesi bekleniyor. Koronavirüs nedeniyle dünya çapında milyonlarca insan enfekte oldu, birçok kişi hayatını kaybetti ve küresel çapta bir sağlık krizi patlak verdi. Bu durum dünya genelinde ciddi bir ekonomik krize neden oldu. Çoğu ülkede yaşanan can kayıpları, iş kayıpları ve trilyonlarca dolarlık üretim kaybı, derin bir ekonomik durgunluk yaşanmasına yol açtı. Salgının ekonomiler üzerindeki etkisi kısa, orta ve uzun vadede devam edeceğe benziyor. Dolayısıyla endüstri alanındaki eğilimlerin bu durumdan etkilenmesi ve bazı ekonomik sektörlerin genel görünümünün değişmesi bekleniyor. Bu anlamda ülkeler ve finansal ortakları rekabetçi endüstrileri destekleyerek ekonomilerini güçlendirebilir. Biz de tam da bu nedenlerden, İslam Kalkınma Bankası olarak, 57 üye ülkemizde yer alan kilit endüstrilerde dayanıklılık inşa etmeye ilişkin küresel raporlar hazırlıyoruz.  

İslam Kalkınma Bankası’nda (İKB) göreve geldiğim ilk günden beri birtakım çalışmalar yürüterek, 5 yıllık bir Başkanlık Programı (P5P) hazırladım. Söz konusu bu programın amacı kamu yatırımlarını ve özel kaynakları harekete geçirerek, İslam Kalkınma Bankası üye ülkelerinin stratejik endüstrilerde rekabet edebilirliğini güçlendirmek. Bu program, İslam Kalkınma Bankası’nın iş alanındaki yeni yaklaşımını da gözler önüne seriyor: üye ülkelerdeki madencilik ve inşaat gibi kilit ve rekabetçi endüstrileri destekleyerek ve teşvik ederek kalkınma, büyüme ve yeniliğe odaklanan bir yaklaşım. Üye ülkelerimize daha iyi bir şekilde destek olmak istiyoruz ve bu endüstrilerin kalkınmasında onlara yol göstermek amacıyla, İslam Kalkınma Bankası olarak madencilik ve inşaat sektörlerinin geleceğine ilişkin bir rapor hazırlıyoruz.       

Bu raporun zamanlamasının çok doğru olduğunu düşünüyoruz. Covid-19 küresel salgınının etkisi devam ederken, bu sektörlerde dayanıklılığı yeniden inşa etmeliyiz. Bunun için ise endüstrilerin geleceğini ve değer zincirini neyin şekillendirdiğini anlamamız elzem. Madencilik ve inşaat sektörleri birçok üye ülke için kilit ekonomik itici güç konumunda ve aynı zamanda bu ülkeler için ekonominin de temelini oluşturuyor. Bu ülkeler geleceğe dönük bir politika belirleyerek, daha yüksek gelirler elde edebilirler. Bunun için ise daha nitelikli işgücüne, daha fazla gelire ve daha çeşitli iş koluna ihtiyaç var.

İslam Kalkınma Bankası olarak hazırladığımız raporda yanıt aradığımız soruları şu şekilde sıralayabiliriz: Küresel salgın etkisi altında sektörlerin görünümü nasıl olacak? İslam Kalkınma Bankası üye ülkelerinin şu anki durumu ne ve ülkeler endüstrinin geleceğine ne derece hazır? Bu derece değişken bir dünyada İKB üye ülkelerinin potansiyelini gerçekleştirmesini nasıl sağlayabiliriz? Rapor, bu sorulara yanıt vermek amacıyla, endüstrilerin teknolojik, çevresel ve demografik eğilimleri de dahil olmak üzere sektörlerin geleceğini şekillendirecek olan gelecekteki kilit eğilimleri ele alıyor.    

Mevcut teknolojiler ile yakın zamanda ortaya çıkması beklenen yenilikçi teknolojiler, madencilik ve inşaat endüstrilerindeki dengeyi bozacaktır. Geleceğin madencilik anlayışı, gelişmiş analitik uygulamaların ve Nesnelerin İnterneti’nin (IoT) ortaya çıkmasıyla daha da akıllı hale gelecek ve bu sayede daha fazla otomasyon ve sermaye yoğun (emek tasarruf ettirici) teknolojilerin kullanımı gündeme gelecektir. Diğer bir deyişle ülkeler sadece maden çıkarma faaliyetleri ile sınırlı kalmayacak ve yüksek katma değeri olan maden işleme faaliyetlerine de yöneleceklerdir. Gelişmiş dijital bağlantıya sahip 3B baskı & modüler yapı bilgi modellemesi sayesinde inşaat sektöründeki üretkenlik büyük oranda artacak ve böylece konut alım gücü üzerinde kaydadeğer oranda olumlu etki yaratacaktır.      

Bununla birlikte, üye ülkelerimizin burada altını çizdiğimiz önemli eğilimler ışığında ileriye dönük endüstri politikaları benimseyebilmeleri için şu iki hususu anlamamız gerekiyor: İslam Kalkınma Bankası üye ülkelerinin şu an içinde bulundukları durum ve daha dayanıklı bir gelecek inşa etmeye ne kadar hazır oldukları. Son dönemde, İslam Kalkınma Bankası üye ülkeleri dünya maden rezervlerinin büyük çoğunluğunu elinde tutuyor. Fakat bu rezervlerin büyük bir kısmı çeşitli ekonomik ve teknik kısıtlamalar nedeniyle halen kullanılmıyor. Dolayısıyla üretimi arttırmak için çok ciddi bir potansiyelin olduğunu söylemek mümkün. Dahası İslam Kalkınma Bankası üye ülkelerinin çoğu daha ziyade maden çıkarmaya odaklanıyor. Bu nedenle maden işleme ve hatta üretme faaliyetleriyle bu alanı genişletmek ve ilave değerler yaratmak son derece önemli.

Rapor, dayanıklılığa ilişkin değer zincirleri oluşturmaya odaklanan kilit öneriler sunarak, “Bu derece değişken bir dünyada İslam Kalkınma Bankası üye ülkelerinin potansiyelini gerçekleştirmesini nasıl sağlayabiliriz?” sorusuna yanıt arıyor. Hem madencilik hem de inşaat sektörlerinde enerji yoğunluğu ve çevresel sürdürülebilirlik ile ilgili endişeler mevcut. Raporda tam da bu konuya ilişkin olarak İslam Kalkınma Bankası üye ülkelerinin maliyet etkin ve yenilenebilir enerji üretimine yoğun ve stratejik yatırımlar yapması öneriliyor. Özellikle de ciddi bir potansiyeli olan yenilenebilir güneş ve hidroelektrik enerji alanlarının altı çiziliyor. İslam Kalkınma Bankası üye ülkeleri, enerji etkin çözümler üreten yeni teknolojilere ve süreçlere erken dönemde uyum sağlayarak ve yenilikçi liderler olma yolunda sağlam adımlar atarak bu yatırımlarında başarılı olabilirler. Rapor, yukarıda belirtilen sorunlara çözüm sağlama konusunda yeni teknolojileri ön plana çıkarıyor. İslam Kalkınma Bankası üye ülkelerinin dayanıklı endüstriler geliştirme konusunda başarılı olabilmesi için büyük yatırımlara ve uygun stratejilere ihtiyacı var. Bunun için diğer ülkeler, İslam Kalkınma Bankası ve diğer özel sektör kuruluşları ile yapılacak işbirliği hayati önem taşıyor.

Örneğin; otomotiv üretiminde güçlü olan bir ülke ile Endonezya ve Gine arasında elektrikli araçlar alanında bir stratejik işbirliğinin oluşturulması son derece verimli olabilir. Elektrikli araçlarda, bataryaları için nikel, telleri ve motor sargıları için bakır ve aksamları için alüminyum gibi temel madenler kullanılır. Elektrikli araç pazarındaki alüminyum payı %30’dan %55’e çıkarken, bataryaların en temel bileşeni olan nikel talebinin de artması bekleniyor. Elektrikli araçlara olan talep artarken ve özellikle de paylaşım ekonomisinin giderek daha önemli hale gelmesiyle birlikte, Gine (alüminyum), Endonezya (nikel, bakır) ve Fas (bakır) gibi temel elektrikli araç madenleri bakımından zengin olan ülkeler işleme sürecine başlayarak katma değeri arttırabilir. Daha da önemlisi, bu gibi tamamlayıcı özellikteki parçalardan yararlanarak ve İslam Kalkınma Bankası’nın da yardımıyla, bu ülkeler elektrikli araç piyasasına girmek için bir işbirliği platformu oluşturabilirler.      

Bu nedenle rapor, sadece İslam Kalkınma Bankası üye ülkelerindeki madencilik ve inşaat endüstrisinin mevcut ve gelecekteki gidişatına ilişkin temel bilgiler sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda hükümetlerin, yatırımcıların ve diğer kalkınma kuruluşlarının bu endüstrilerin kalkınması için yatırım yapma, finansman sağlama ve işbirliği tesis etmeye yönelik stratejik fırsatların da altını çiziyor. Dolayısıyla rapor, öne çıkan hususları ele alarak kilit müdahalenin hangi alanda yapılması gerektiğine dair bir vizyon ve yol haritası sağlıyor ve endüstriler için ileriye yönelik bir çözüm önerisi sunuyor. Yeni işbirliği modelleri sayesinde risk paylaşılabilir ve büyüme potansiyeli harekete geçirilebilir. Özel yatırımları hayata geçirmek için büyük ölçekli projelerde adil risk paylaşımı yapmak gerekir. Son olarak, İslam Kalkınma Bankası üye ülkeleri arasında tesis edilecek işbirliği, ülkelerin birbirine çeşitli alanlarda destek olmaları için fırsatlar sunabilir ve ilgili bütün tarafların fayda sağlayacağı büyük çaplı yatırımları teşvik edebilir.    

 

Top